
Meryem, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Çekmeköy escort yokuşlu sokaklarından aşağı doğru yürüyordu. Sessizlik hâkimdi, sadece kuşların sesi ve uzaktan uzun seven gelen bir çaycının tekerlek sesi duyuluyordu. Elinde plastik bir poşet, içinde bir termos ve sabah sattığı sabunlardan kalan birkaç taneyle, her gün olduğu gibi küçük üretici pazarına gidiyordu. Hayatında ilk kez bir yere yetişme telaşı, bir anlam taşıyordu.
Meryem kırk yaşına yaklaşırken geçmişine dönüp baktığında, ardında yalnızca yorgunluk bırakmış bir ömür görüyordu. Çocuk yaşta gelin olmuş, yıllarca bir adamın gölgesinde yaşamış, hayallerini hep başkaları uğruna bastırmıştı. İki çocuğuyla birlikte ayakta kalmak için seks mücadele etmişti ama ne kadar çabalasa da kendine ait bir yer bulamamıştı. En sonunda, bir gün dayanamayıp evi terk etti. Ne yapacağını, nereye gideceğini bilmiyordu. Sadece, artık susmak istemiyordu.
İstanbul’a gelişinde cebinde sadece bir otobüs bileti ve birkaç kuruş vardı. Şehrin kalabalığı gözünü korkuttu. İnsanların birbirine bile bakmadığı bir yerde, o görünmez olmaktan daha fazla korkmuyordu. Çekmeköy escort ise tesadüfen gelmişti. Bir sabah otobüsün son durağında inmiş, ormanın kıyısındaki sessizliği fark edince kalmak istemişti. Belki de doğanın bu sakinliği, onun içinde kopan fırtınayı bir nebze olsun dindiriyordu.
İlk günlerde sokakta yaşadı. Sonra bir kadın ona yerel bir kadın destek merkezinden bahsetti. Tereddütle de olsa gitti. Orada karşılaştığı yüzler, yargılayan değil, anlayan gözlerdi. Meryem ilk kez dinlenmişti. İlk kez biri ona “haklısın” demişti. Zamanla merkezin atölyelerine katıldı. Sabun yapımı, dikiş, takı tasarımı… Ellerini çalıştırdıkça zihni de berraklaşıyordu.
Kısa sürede sabun yapımında ustalaştı. Lavantalı, naneli, tarçınlı sabunlar yaptı. Etiketlerini kendi yazdı. Üretici pazarında ilk satışını yaptığında, eline geçen götten parayı uzun uzun inceledi. “Bu benim emeğim,” dedi içinden. Bu para az olsa da, onun için bir hayalin karşılığıydı.
Bir yanıt yazın