
Merve 26 yaşındaydı. Çekmeköy escort, Alemdağ’a yakın, sırtını ormana yaslamış dar sokaklı bir mahallede yaşıyordu. Burası İstanbul’un kalabalığından kaçmak isteyenlerin son durağı gibiydi. Ama Merve için Çekmeköy, sığınak değil, mücadeleydi.
Hayatı boyunca eksiklerle büyümüştü. Babası küçük yaşta terk etmiş, annesi ise yıllarca bir tekstil atölyesinde çalışarak evi geçindirmişti. Merve üniversite sınavını kazanmıştı aslında; Edebiyat Fakültesi’ne yerleşmişti. Ama ikinci sınıfta, annesinin ağır hastalığı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı. O günden beri hayat onun için sadece “bir şeyleri idare etmekten” ibaretti.
Merve gündüzleri bir matbaada çalışıyor, akşamları annesine bakıyor, kalan zamanlarda ise kitap okuyordu. Edebiyatı hiç bırakmamıştı. Oral okuyarak hayatta kalıyor, satırlar arasında nefes alıyordu. Yazmayı ise gizli gizli yapıyordu; defterinin kapağına kimse dokunamazdı. İçindeki kelimeler, onun taşıyamadığı yüklerin hafifletilmiş hâliydi.
Bir akşam, eve dönerken Çekmeköy escort Kültür Merkezi’nin panosunda asılı bir ilan gördü:
“Genç Kadınlar İçin Öykü Yazarlığı Programı – Başvurular Açıldı.”
İlanın başlığı içini titretti. Uzun uzun baktı. Ama hemen cesaret edemedi. “Ben kimim ki?” dedi kendi kendine. Sonra gece defterine şu cümleyi yazdı: “Belki de yazmak, kendine kim olduğunu hatırlatmanın bir yoludur.”
Ertesi gün başvurdu. Programa kabul edildiğinde aylar sonra ilk kez gerçek bir mutluluk hissetti. Atölyede ilk öyküsünü okuduğunda sesi titredi ama kelimeleri netti. Eğitmenler onun iç dünyasına hayran kaldı.
Aylar geçtikçe yazdıkları birikmeye başladı. Sosyal medyada küçük bir öykü sayfası açtı. Takipçileri arttı. Hayat hâlâ zor, annesinin durumu değişmemişti. Ama artık Merve, yaşadıklarını dönüştürebilecek bir güce sahip olduğunu biliyordu.
Bir yanıt yazın