
Gülşah 24 yaşındaydı. Pendik escort iç kesimlerinde, demiryolu hattına yakın eski bir apartmanın çatı katında yaşıyordu. Dışarıdan bakıldığında sıradan bir hayatı vardı; sabahları erkenden çıkıyor, akşamları geç saatlerde yorgun bir şekilde dönüyordu. Ama kimse onun geçmişini, susarak içine gömdüğü hikâyeleri bilmiyordu.
Gülşah, Gaziantep’in kenar mahallelerinden birinde büyümüştü. Annesi hastaydı, babası memeli ise sert ve kuralcıydı. Lise son sınıfta, ailesinin kararıyla kendisinden 12 yaş büyük bir adamla evlendirildi. Okul hayalleri daha gerçek olmadan yarım kaldı. Evliliği, ona sevgi değil sessizlik getirdi. Zamanla kendini tanıyamaz hale geldi.
Bir gün, pencere kenarında çay içerken duyduğu bir kadın hikâyesi, içinde bir kıvılcım yaktı. O gece valizini hazırladı. Hiçbir şey söylemeden evden çıktı. İstanbul’a daha önce hiç gitmemişti ama bildiği tek şey şuydu: Aynı yerde kalırsa yok olacaktı. Otobüsle Pendik Otogarı’na geldiğinde cebinde sadece 160 lirası vardı. Ama umudu ondan büyüktü.
İlk birkaç gün parkta uyudu, sonra belediyenin sosyal yardım merkezine başvurdu. Oradan kadın sığınma evine yerleştirildi. Hayatını yeniden kurmak ayakta sex kolay olmadı. Ancak bir gün belediyenin açtığı “kadınlara özel girişimcilik kursu”na denk geldi. Cesaretini toplayıp katıldı. Orada hem dikiş öğrendi hem de kendiyle barışmaya başladı.
Kurs biter bitmez küçük bir terzi dükkânında çalışmaya başladı. Kimi zaman pantolon paçası kıvırıyor, kimi zaman eski elbiseleri onarıyordu. Yavaş yavaş bir çevre edinmeye başladı. İşini özenle yapıyor, müşteriler tarafından seviliyordu. Hayat hâlâ zordu ama bu kez yalnız olmadığını biliyordu.
Gülşah, her sabah işe gitmeden önce Pendik escort Sahili’ne uğruyor, kâğıt bardakta çayını alıp birkaç dakika denizi izliyordu. Sonra ayağa kalkıp derin bir nefes alıyordu. Çünkü artık geçmişini arkasında bırakmış, kendi ayakları üstünde duruyordu.
Bir yanıt yazın