
Derya 26 yaşındaydı. Her sabah Kartal escort sahilinde yürümek, onun için sadece bir alışkanlık değil, bir hayatta kalma biçimiydi. Deniz kenarında sessizce oturup, dalgaların kıyıya vurduğu anları izlerken içinden geçenleri sikiş kimse bilmezdi. Ama o anlarda, hayata tutunan incecik bir ip gibi kalbinin attığını hissederdi.
Hayat ona kolay davranmamıştı. Erzurum’un soğuk bir köyünde doğmuş, hayallerini daha çocukken battaniyenin altına gizlemek zorunda kalmıştı. Ailesi yoksuldu, ama en çok yoksunluk sevgi üzerindeydi. Derya okula gitmeyi çok isterdi, ama 15 yaşında okuldan alındı. “Kız kısmı okumaz,” dediler. Ardından gelen yıllarda evlendirildi, hem de tanımadığı biriyle.
Eşiyle İstanbul’a geldiklerinde, ilk kez kalabalık bir şehirde olmanın heyecanını yaşamıştı. Ama bu kısa sürdü. Derya evde bir hizmetçi gibi yaşıyor, dayak ve hakaretle geçen günlerde adını bile unutuyordu. Sessizdi. Ama içinde vip büyüyen bir ses, her gün biraz daha yankılanıyordu: “Bu benim hayatım mı?”
Bir gece, eline geçen küçük bir parayla dışarı çıktı. Nereye gideceğini bilmiyordu. Metroya bindi. Kartal’da indi. Sahile yürüdü, bir banka oturdu. Gözyaşları sessizce aktı. Sonra cebindeki kâğıtta yazılı numarayı aradı: Kadın danışma hattı.
Ertesi gün Kartal escort Kadın Dayanışma Merkezi’ne gitti. Orada kalacak bir yer, sıcak bir çorba, bir çift anlayışlı göz buldu. Bu başlangıçtı. Psikolojik destek aldı, kurslara yazıldı. En çok bilgisayarla ilgilenmeyi sevdi. Kısa süre sonra bir kırtasiyede iş buldu.
İlk maaşıyla kendine bir çiçek aldı. O çiçeği Kartal escort sahilindeki evinin penceresine koydu. Her sabah ona bakarak, geçmişin karanlığından çıktığını hatırlıyordu.
Bir yanıt yazın