
Nisan, sabahın serinliğinde Üsküdar sahilinde yürürken ayaklarının altındaki taşlardan çıkan hafif sesle irkildi. Hava griydi, ama Boğaz her zamanki gibi sakindi. Kız Kulesi puslu havada zar zor görünüyordu, ama yine de oradaydı. Tıpkı onun gibi… Yaralı ama ayakta.
27 yaşındaki Nisan, Diyarbakır’ın kenar mahallerinden birinde doğmuştu. Kalabalık ve yoksul bir evde büyümüş, çocuk yaşta yetişkin gibi davranmaya milf mecbur bırakılmıştı. Annesi hep susar, babası hep sinirliydi. Ailenin en büyük kızı olarak yük hep onun sırtındaydı. Okulu bırakmak zorunda kaldığında daha 16’sındaydı. Bir yıl sonra koca götlü istemediği biriyle evlendirildi. Başka seçeneği yoktu.
Zamanla her sabah aynı sessizliğe uyanır oldu. Sesini, gülüşünü, isteklerini kaybetmişti. Ama içinin bir köşesinde küçük bir kıvılcım kalmıştı: İstanbul. Kaçmak değil, yeniden başlamak istiyordu. O gün geldiğinde, cebine biraz para koyup evden sessizce çıktı. Uzun bir otobüs yolculuğunun sonunda Üsküdar escort ulaştı. Vapur iskelesinde ilk kez derin bir nefes aldı. Soğuktu, kimsesi yoktu, ama özgürdü.
İlk haftalar zordu. Cami avlusunda sabahladı, gün boyu iş aradı. İnsanların yüzünde ya acele vardı ya da umursamazlık. Bir gün Kadıköy’e doğru yürürken bir kadın, ona belediyenin kadın destek merkezinden bahsetti. Umutsuz ama çaresizce oraya gitti. Hayatında ilk kez biri “Hoş geldin” dedi ona. Barınacak yeri oldu, sıcak yemek buldu, konuşacak bir sosyal hizmet uzmanı…
Merkezde bir aşçılık kursuna yazıldı. O güne kadar hep başkalarına yemek hazırlamıştı, ama bu sefer elinden çıkan her şey kendi geleceğini inşa ediyordu. Kurstan mezun olunca Üsküdar escort küçük bir kafede işe başladı. İlk maaşını aldığında gözyaşlarını tutamadı. Bu parayla bir şey satın seks almaktan çok daha fazlasını başardığını biliyordu.
Artık sabahları işe gitmeden önce sahile uğruyor. Her zamanki bankta oturuyor, çayını içiyor. Kız Kulesi’ne bakıyor, içinden sessizce diyor ki.